1 Eylül 2008 Pazartesi

son

sırt üstü uzanmaktayım.. yılların yükü artık omuzlarımda değil.. ahşap kokulu odam ve ben ve belkide her detayını, en ufak yara berelerini bile ezbere bildiğim ahşap işçiliğin o son harikası dolabım.. sadece huzur.. biraz rutubet kokusu.. derin nefes aldığımda genzimi yakmakta.. yatağım kıpırtısız.. kadın yanımda.. söylediklerini sanki içinden kimse duymasın diye sessizce fısıldıyor.. bilmiyorum.. şu an bunlara katlanmak zorunda mıyım.. küçük bir sarsma hareketi.. gözleri yaşlı.. "sen yoktun işte.. anlasna beni.. yoktun.. sadece o vardı.. ve senin yokluğunda bana sunamadıklarını sundu yada yokluğunun bende açtığı yaraları kapattı sadece.. ama, sen yoktun.. ve.. ve bu haksızlık.. anlıyor musun.. çok büyük haksızlık.. oynamak istemediğin bir oyunda kimin kazandığı seni neden bu kadar ilgilendirsin ki..." bilmiyorum.. belkide haklı... konuşmak gelmyior içimden.. şu an onu düşünmek istemiyorum belkide.. ama odaya o kadar aşina olmuşum ki.. oda içinde tek yabancılık çektiğim bu kadın.. ve ona odaklanmak zorunda kalıyorum ister istemez.. saçları değişmemiş.. yılların yıpratamadığı belkide tek yeri saçları.. kokusunu alamıyorum.. nedensiz.. elleriyle yüzünü kapamış.. elleri.. hatırlıyorum.. odam ve hayatımda ki her yara gibi elleri.. en ufak detayına kadar hatırlıyorum.. "sen yoktun.." gözyaşları arasından küçük bir fısıltı.. elimi tutuyor.. elimi çekemiyecek kadar yorgunum.. elleri ateş parçası.. hasta olmalı.. bunca yıl nerede olduğunu sormak geliyor içimden.. vazgeçiyorum.. zaman kavramını yitirmiş durumdayız sanırım.. binlerce yıl geçmiş gibi.. parmağında yüzüğü var.. hmm.. evlenmiş demek ki.. "sen yoktun.. ve yeniden de denedik emre.. bana bunu neden yaptın.. sadece tek bir hata için iki hayatı yok ettin.. ve en çok da benimkini.." bu kadar acı mı çekmişti gerçekten de.. gözlerime bak.. hadi kadın gözlerime bak.. sesimi duymuyormuş gibi davranıyor.. eskiden de böyleydi hatırlıorum.. şimdi bir tebessüm ne kadar yakışırdı bakımsız, kirli sakallı yanaklarıma.. "hep seni sevdim.. bunca yıl.. sadece ve sadece seni sevdim.. evlendim.. çocuklarım oldu.. ama sadece ve sadece seni sevdim.." bunun değerini bilemezsin kadın.. yıllar sonra asla bilemezsin.. bunca zaman küçücük bir şehirde nasıl da rastlamadık ki birbirimize.. oysa rastlaşsak ne olucaktı sanki.. bildiğin huysuz bir ihtiyardım her zaman, biliyorsun.. 'yokluğumu fırsat bilip.. başkalarının rüzgarına kaptırdın kendini yosma.. beni sevme.. hatta çık git hayatımdan..' kadın.. benden de iyi biliyor bu cümleleri.. belli. gözleri kırmızı.. hiçbir kadına yakışamiyacak kadar güzel bir kırmızı.. son bir öpücük alnıma.. ölü gibi beyaz suratı.. "seni seviyorum.. ve hep sevicem.." biliyorum kadın biliyorum.. bunca zaman bunu hep bildim.. ama bilirsin beni.. huysuz ve binlerce yıkamiyacağı tabusu olan bir adamım.. kadın yanımdan kalktı.. keşke kalsaydı.. elini sıksamıydım acaba.. son defa baktı yüzüme.. nasıl güzel nasıl duru ve nasıl da pişmanlıktı.. sonra yavaşça üzerimdeki beyaz çarşafa uzattı ellerini.. bir kez daha öptü.. ve yüzümün üstüne örttü çarşafı.. anlamsız.. karanlık.. anlam.. o..

Hiç yorum yok: