1 Eylül 2008 Pazartesi

SADUN AKSÜT ve ÇAĞRIŞIMLAR

"gitme ne olur.. ne olur gitme" kabak kemane.. rakı balık sinmiş masalar.. dağınık düzen huzursuzluklar.. elle tutsan tutulur o denli yoğun hüzünlenmeler.. acıyı nasılda yakalar böyle, daha körpecik bedenler.. daha da incel.. daha da.. "sensiz nefes alamam.. beni canımdan etme.." akan.. duran durmaktan yılmayan.. ya da olan.. olması gereken.. ama olamayan.. hepsi bir anda, hepsi ağır apır, hepsi ansızın.. aklım karışmakda.. ne kadar sevişince gider bir önceki tenin kokusu üzerimden.. bir gece evvelden suya basılmış hatıralar.. kaç derece kaynatır ruhun kazanını.. köpüren ve köpürmekten keyif alan.. ve sonunun kumsal olduğunu farkeden.. farkında olan.. ne kadar da mutlu dalgalar.. rakı balık sinmez mi hiç her saniye ölenlerin üzerine.. nefes almakta ve kusmakta.. "ömrümü heder heder etme.. ellere gönül, gönül verme.." susmak mı daha keyifli ya da ağlamak mı.. vatka takmış omuzlara yaslanıp iki ruj lekesi yakalamakda mı arifet.. ne kadar da yay gıcırtısı bu gece hünzeleriniz.. kaç git gelle-boşalır dersiniz hayal gücüm.. susmak mı daha keyifli dersiniz.. yoksa boğazına kadar haykırmak mı.. muammelenizde bunlar yok mu yoksa.. derin derin.. "sen varsan yaşıyorum.. beni canımdan etme" gecemi kurtarmakla mı geçecek dersiniz.. sanrılarınız sandıklarımdan daha da saçma.. hadi.. gecenize geri dönün.. geceme ilişmeden..

Hiç yorum yok: