1 Eylül 2008 Pazartesi

KAN KOKUSU

kan kokusu.. vurgusu şu an mevcut tarihimizin.. kan kokusu.. bileklerim boydan boya insanlığa kesik.. kalp ve damar hastalıkları mevcut yufka yürekli bünyelerde.. kan kokusu.. her doğumla birlikte genzimize kazınan ve cehaletle birlikte ellerimize bulaşan.. bak, kan kokusu.. nasıl ihtiyacımız var bu bilinçli öfke nöbetlerine.. bir diğerinin kanının kokusu.. keskin ve rahatsızlık verecek kadar huzurlu.. kızıl ve sonsuz olmayan bir zaman çizgisinde.. kasıklardan sızan da, yüreği delip fışkıran da.. bak.. nasıl ihtiyacımız var biraz daha can almaya.. kan kokusu.. öyle bin bela uyuşturucu müptelası.. ellerimiz titremekte.. gözümüz öyle maviye ve yeşile bürünmüş doğayı seçememekte.. kan kokusu.. rengi, tadı.. temsil ettikleri.. nasıl acıkmışız oysa.. kan ile birlikte gelen atasözleri ve ardından yakılan feryat figan kan tadında türküleri.. ah bak nasıl huzurlu.. elleri kanlı her adem evladı.. açlık dinmeyecek boyutlarında.. sen, o ve bir sonraki.. dökün bak bağırsaklarınız dışarda daha şirin.. yada ellerim sizin hayallerinizi mahfetmeden nasıl da huzursuz.. hadi bak öldürelim birbirimizi.. hiç bişey yapamazsak sakat bırakalım.. ne olur, ne olmaz bir taş da biz atalım can çekişenin kafasına.. ölüm mutlak son.. koşalım koşturalım.. yetişip geçelim.. çılgınlık diz boyu.. ama bak, kan kokusu.. nasılda huzurlu.. bir koca ohh çekip, sigaramızı ateşleyelim sonra.. keyif.. keyfe keder ziyadesiyle öldürmeler.. bak ufka, o yanıp sönen alevler.. hep aslında buram buram kan kokusu.. öldürense nasılda mutlu..

Hiç yorum yok: