küçücük ve anlamsız sayısal beceriler.. birbiri ardına gelebilitesi var olan bir sürü küçük olaylar zinciri.. baharın güzelliklerini görmek için belkide tek yapmam gereken kaldırıp kendi gölgemden başımı.. daha dikkatli bakmak sadece.. şimdi mesela cebimdeki son 5 lira.. ve belkide bilinmeyen bir zamanda eline değmiş olma olaslığı.. el ele tutuşmuş sayılabilmemizin verdiği gönül rahatlığı.. şimdi son paket sigaramı almak için tuttuğum bu son köşeli kağıt parçası senin ellerinde "bi kadıköy lütfen" nidalarıyla çıkıvermiştir.. sonra soluduğum hava mesela.. ne kadar da hoyratça bırakıyorum ciğerlerimden senin ciğerlerinden çıkan havayı.. istanbul küçücük.. hem kim aksini iddia edebilirki, ciğerlerime çektiğimin senin ciğerlerinden çıkmadığını.. olaslıklar işte.. beni mutlu edenler.. belki aynı gemi bak boğazda şimdi geçen.. senin de bakıp "ne kadar da büyük" dediğin.. ve yürüdüğüm bu sahil tenhalığı.. elbet çok sevdiğin bir adamla el ele bu taşlardan yürümüşsündür sen de.. zamanlama tutmasada bak beraber bir sahil anısı bile eklemiş oldum şimdi hatıralarıma.. uzaklarda ve apayrı bir yaşamda olmana bile alıştırabildim belkide kendimi.. aynı anda aynı radyo istasyonunu dinleyip kim bilir.. belkide aynı anda yanlış söylüyoruzdur parçayı.. ama sen de orda öyle söylendiğinden kesin emin olduğunu haykırıyosundur arkadaşına.. farklı masalarda kadehlere aynı anda şerefe diyoruzdur.. başka bir adam belkide hayalinde şimdilik.. ama zaman kavramını çıkarınca hayattan.. bak ne kadar da çok şey yapmışız beraber.. binlerce günü aynı şehirde yaşamışız bikere..
insan hiç sahip olmadığını özleyebilir mi? özlemek ne zamandır bir ikinci şahsı ilgilendirsin ki.. ya da aşk dediğin şeyin tek kişilik bir sahne şovu olduğunu neden kabul etmez insanlar..
ışıkları kapatalım ve salonu boşaltalım lütfen.. evet.. sigaralarınızı yakıp oyunu eleştirmeye başlayabilirsiniz..
1 Eylül 2008 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder